news-08112024-155153

Frederikshavn Kilisesi’ne iki hafta önce Pazar günü – 27 Ekim’de – kilise ziyaretçileri, kilise kapısına boyanmış ters bir haçla karşılaştılar.
Ters haç daha sonra kaldırıldı, ancak Cuma sabahı tekrar boyandı.
Frederikshavn Kilise’sinin kilise kurulu başkanı Egon Olesen, kilise kapısına tekrar boyandığını doğruluyor.
– Bu çok sinir bozucu. Üzgünüz ve bunu kaldırmak için ekstra bir harcama yapmamız gerekiyor, diyor Egon Olesen.
Vandalizm öncelikle polise bildirildi ve bu sefer de bildirilecek.
– Aksi takdirde, pek yapabileceğimiz bir şey yok gibi hissediyorum. Böyle bir şey yapabilecek kişiler hakkında hiçbir fikrimiz yok, diyor Egon Olesen.
Kilise kapısına boyananın bir haç değil, bir svastika işareti olduğunu belirtiyor.
– Budizm ve Hinduizm’de bu bir şans işaretidir. Umarım bu bizim için iyi dileklerde bulunan birinin işareti olduğunu düşünüyorum. Ama pek inanmıyorum, diyor.
Haç ve svastika işareti arasındaki fark, haçın uçlarının sağa dönük olması ve svastika işaretinin uçlarının sola dönük olabilmesidir. Ayrıca, haç işareti svastika işaretine göre eğiktir.
Ters haçın yanı sıra, kapı 27’sinde “28” rakamı da vardı. Rakam, Nazi sayı sembolizminde “B” ve “H” harflerini temsil eder, bu da “Kan & Onur”un kısaltmasıdır.
Nordjyllands Polisi’nde görevli Ole Buus, iki hafta önce Frederikshavn Kilisesi’ne karşı vandalizm ihbarı aldıklarını ve bu bağlamda kilisenin yakınında olayı araştırmak ve iz sürmek için kilisede olduklarını doğruluyor.
– Cuma sabahı bir ihbar almadık, ancak hala zamanımız var, dedi, saat 9.00’dan hemen sonra.

Kiliseye yapılan bu tür saldırılar, topluluğu olumsuz etkileyebilir ve kilise yetkilileri için ekstra mali yükler doğurabilir. Kilisenin sembolik olarak önemli olması ve dine duyulan saygı nedeniyle, bu tür vandalizm eylemlerinin ciddiye alınması ve sorumluların tespit edilmesi önemlidir. Kilisenin güvenliği ve korunması için ek önlemler alınabilir ve topluluk üyeleri arasında farkındalık yaratılabilir. Bu tür olayların tekrarlanmasını önlemek için toplumun birlikte çalışması ve dayanışması gerekmektedir.

Vandalizmin kilise gibi dini bir yapıya yönelik olması, toplumda endişe ve rahatsızlık yaratabilir. Din ve inanç özgürlüğüne saygı duyulması ve bu tür saldırıların kınanması önemlidir. Kilise topluluğu ve yerel yetkililer arasında işbirliği yapılabilir ve güvenlik önlemleri artırılabilir. Bu tür olayların toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ve benzer olayların yaşanmaması için dikkatli olunmalıdır. Kiliseye yapılan bu tür saldırılar, toplumda hoşgörü ve dayanışma duygularını güçlendirebilir ve birlikte hareket etme gerekliliğini vurgulayabilir.